31 Mart 2010 Çarşamba

buarada

oyunum bitti.
yoo
herşey yeni başlıyor.
keyfim yerinde su sıra

güzel bir müzik

luxus.dinle!

25 Mart 2010 Perşembe

t.ö.

bir insanla sevişmek,gene kendi kendinle sevişmek demektir.birisiyle birlikte olmak,yalnız olmak demektir.
soyunup,derime dönmem gerek.

t.ö

duygular,duygular,duygular.bırak kentleri,bırak yapıların görkemini,yoksulluğunu,bırak yolları,istasyonları,insanları,yabancıları,sevdiklerini,çocukluğunu,ölen uzaklardaki insanlarını,bırak,bırak,bırak içinde seni kemiren seni bırak.bak nerelere varıyor gökyüzü.hangi zamanlara.GİT.
hava bile yalan söylüyor bana.şöyle tepeye bakamıyorum.ya yağmur yağmalı.ya güneş olmalı.

merhaba

sana uyuz oluyorum.
sıradaki?
üzgünüm,kapattık

kağıt.

bir ev çizdim.kitaplar,fırın,un,süt çizdim.bi koltuk,koca pencere.güneşe bakıyor,her daim güneşe bakıyor.okul boğuyor,okul beni çok boğuyor

23 Mart 2010 Salı

lütfen

bana vaat ve beklentilerinizle değil,tek başınıza geliniz.

istanbul hatırası

internet insanı mutsuz eder.iletişim kolay,hersey daha cabasız.bu kolaylıktan kopmadan birşeyleri hala sıkı tutmak gerek.belki sadece insanoglunun aklına gelenleri hemen gerceklestirebilmesini sagladıgı için böyle,herneyse.buda bir internet günlüğü neticede?
msn sayfamda "özür dilerim"i gördüm.boş.muhtemelen geçmiş için bıdı bıdı diye düşündüm.
ben farketmemiştim ama sonra acıkladı ki sevgilisi facebooktan beni silmiş ondan özür diliyor.ah bu muhabbetler.tepinmek istiyorum yahu.tepinmek.
aklıma gelen bi kaç anı .acıyla gülümsedim.ona dair değil kendime dair kendi hastalıklı yasantıma dair.
şimdi beni üstüne üstlük aramıs,sevgilisinden "manyak" diye söz ediyordu.kabuk baglamıs yara acıldı ve bendeki mide bulantısı kusmaya dönüştü.artık hissettiklerimi rahatça kaybetme korkusu olmaksızın,acık kapı bırakmaksızın söylüyorum,gercek bu cunku.
ama,sen,seninle ilişkimi her hatırladıgımda kendimden igrenmeme sebep oluyorsun.o zamanın suclusu benim,samimiyetsizligine inanmam.
ve son olarak FACEBOOKA KOYİM
gecti sinirim evet.rahat.dagılabilrsiniz.

müzik

çok başka bir dildir.kimi hiç anlamaz,kimi "anlıyorum ama konuşamıyorum"cudur.
müzik yapabilenler,onlar çok başka.

hepimiz

konuşmaları un,kahkahaları suydu.gözyaşlarıyla uzun uzun yogurmak gerekti.basarısızlıklar kireç,başarıları beton oldu ve bir sabah uyandığında yanıbasında duruyordu muhtesem kalıbı.içine girdi terlik giyercesine rahat ve olağan.
şimdi kendi değildi.

hepimizin mükemmel tasarılarımızla yarattığımız duvarlarımız
ve o duvarlar içinde mükemmel güzellikte yalnızlıklarımız var.

22 Mart 2010 Pazartesi

ygs öss herneyse

giriş kağıdım geldi.haydi bakalım.
ayberk ve yunus oyunun provasına gelicekler ozanla berki oynamak için bi günlüğüne.bu sevindirici,bu cok sevindirici

21 Mart 2010 Pazar

girl

cok güzel bi gecenin ardından
evet cok mutluyum
cok

19 Mart 2010 Cuma

birincitekilşahıs

arabadan denize bakarken boğaz köprüsünden ilk ne zaman geçtiğimi ve ne hissettiğimi düşündüm,hatırlayamadım,üzüldüm.
eve ulaştığımda hava kararmıştı sanki saat geçmiş gibi.can sıkıcı.mert aradı,eve gitmedim.bir bokta yapmadık aslında eve de gidebilirdim.sadece üşüyüp sigara içen insanlardık,o kadar.
eve döndüm.annemle oturdum.posta gazetesi bulmaca ekine yoğunlaştım.
yazımı yazmam veya test çözmem,olmadı fiil çatısının ne oldugunu bir kere daha anlamaya calısmam gerekiyordu.yapmadım.
tüm gün boyunca rahatladığım anları düşündüm;okulda çilekli tartlarımın konuşulması,melisa hocanın dersinin 5.saati,annemin bana domuzlu çakmak aldığı an.
yenir yutulur birşey yoktu bugünde.
uzun süredir korkudan izleyemediğim videolar vardı kameramda,prova esnasında çekilmiş.
açtım ve izledim.biraz bakmaktı aslında amacım
sonra öbür vidyoyuda izledim.
tebessüm.
hoşuma gittim evet.
ışık falan yakışmış,konusmam anlaşılır.
ben yani orada...evet güzel gözüküyorum.aynaya baktıgım anlara bin katlar.
nergisle ilgili notlar geldi kafama,ama o an yazmak istemedim.
durdum rahatladım.yarın yolda ve pazar hepsini yapabilirdim.
yarın güzel olabilirdim
beyaz rugan çizmelerimle.
saçlarımı yapacağım şimdi.
yarında biraz fotograf cekeceğim ki,tanımadığım tipler facebookta beğensin.
bana gereken aarada bir bahsi geçecek birinciçoğulşahış,bir de iyelik kipi.

17 Mart 2010 Çarşamba

gercekten de

thom yorke ve pj harveynin müzikleri,sesleri,bircok seyi çözebilirmiş.http://fizy.com/s/16md5f

başta dertler hep okuduklarımız gibi şeyler yazmak."vurucu" olmaktı.
amaçsız biraz.
sonra konuştuk konuştuk gördük dinledik
o arayı kaçırdım ben.farkındalık basladı.
sonsuz bir cocukluk içinde büyüyorduk
etrafımızda sarılı beton(!) zarlar;okul,aile,ilişkiler.
her zaman olacak şeye farkındalık ve dertler basladı.
karna inen tekmeler.bükülmüşlük.hep ağrı.
konuştukça yazmak derdinden çok daha cok görmek daha cok cıkmak ve kendi içine girmek isteği.
şimdi güzel şeyler oluyor.
kulemiz yıkılmadı,ayakta.
her cumartesi hayata yayılan özgürlük.bulutlar,bulutlar..

heyt

etrafımı saran zarı asmaya calısıyorum.kendim acıcam.evet evet.acıcam cıkıcam.kaptam,oksijen bitiyor.aman diym!

bir ailede

iki kadının buzlarının çözülmesi;aynı mutfaga girmekle ve beraber sigara içmekle olur.

15 Mart 2010 Pazartesi

öyle

mutsuzum ki.acı ceksem sevinirim.

böyleyken böyle

içinde dönüp duranların dünya stndartlarınca cok manasız olgunu fark eedersin ,ama herkes kendi yasadıgının agrısında.napıcaz.

bok

neler yasıyorum belli değil.
hıağh(nida)

içeriye bakıver

tataa

12 Mart 2010 Cuma

yarın atöyle

sefa fehime ve ceren'i çok özledim.şu an.

x'e mektup

nasılsın?
ben simdi rayların kenarında dengede durarak yürümeye calısıyorum.
içimde duydugum o buyuk özlem sana karsı olsa gerek.
ben simdi okula gidiyorum
10 yıl sonrasını görmeye calısıyoruz birbirimizde okuldakilerle
renkli hayat diyorlar bana bol dil bol gezi televizyon sinema
beklentiler bitmiyor bilirsin insanın kendisinden,cevresinden
herkes aptal x
ben aptalım
sarhos oldugunu belli etmemeye calısan davranıslar vardır ya,öyle yasıyorum hayatı
anlamıyorum neyin sancısı neyın beklentisi bu x
hersey yolunda,ama ben raydan cıkmak ıstıyorum x
buradan sonra baska biryerlere gidelim mi?
hem ıcımdekı bosluk sensin x,iyi olur,iyi gelir.
ben cıktım artık yola,karanlıga kalmayalım
ortada bulusalım.

10 Mart 2010 Çarşamba

bugün

çığlıklarımla nişantaşını inlettim.evet dikişlerim alındı.4 kere ameliyat olaydım da o anları yasamayaydım.uyusturmadı bile.içerde kalanıysa makasla derimi kaldırarak aldı.agladım durmadı.cok kan aktı.
eefendim birşey mi dedin?
NİYE ABARTİYİM YA!
ne diyodum?evet,kan falan.

26 mart

KAHRAMANLAR VE SOYTARILAR
metin fena değil
seçilen sahneler güzel
sonucta shakespeare
oyunculuklar gayet iyi
yönetmen sabırtaşı
yönetmen yardımcısı çok arzulu ve atak(fazla)-evet o benim-
müzikler süper müzik sorumlumuz 14 yasında çöktü.(9.sınıflar canımız)
ışık sorumlumuz albino ise basına haftaya neler geleceginden habersiz.
kostümler 10 numara
afiş tasarım 10 numara-rumito-
ne olursa olsun 4 senedir bana zaman zaman sinri krizi gecirten kerizlerle son kez beraber olacagım yer.
o kerizleri seviyorum gene de.
gercekci olalım,bir sonraki oyunum muhtemelen yıllar sonra olacak.
o yuzden
yasasın kahramanlar ve soytarılar.

9 Mart 2010 Salı

hebeb

evden hızla kosarak cıkan adam yolda kıza carptı,elindeki içecek üstüne dökülen kız aniden soluna döndü ve adamını gördü,kendisine bakıldıgını farkeden adam utandı ve sagına döndü,çiçekçiyi gördü.çiçekçi kızın adamının yüzünde hiç dogmamıs cocugunu gördü.çiçekçinin hiç dogmamıs cocugu evrende yüzüyordu.evrende yüzen baska nesne olan uydu,cocuga carptı.cocuk çiçekçinin gözlerinde kaldı.milyonlarca atom parcasına ayrıldı.çiçekçinin gözyaslarından bi lalenin üstüne atladı.ait oldugu sonsuza karıstı.

hey there

koş

kız çocuğu

damarlarına nerden geldigi belli olmayan biri tarafından pompalanan mutluluk salgılarını minicik minicik hissediyordu.
bundan uzun zaman önce koşarken aniden düşmüş,çok ağlamıştı.açılan damardan tüm neşesi akmıştı .
içinde kalan kırıntılarla idare etti ve tökezleyerek yürüdü bir süre.
her an düşecekmiş hissiyle sokakların hiçbirine giremiyor.kendi yolundan gidiyordu.
aniden daldıgı o sokaktaki düşüşüne hiç hazır değildi,hiç hazır olmamıştı.
dahası öyle merak ediyordu ki sokağı.sadece yürümek istiyordu.sonuna gelemeden düşmesi kötü olmuştu.sokaktan ilk kez bu kadar güzel agaclar gözüküyordu belki de.önce girdiği sokakları daha cok sevmişti ama,onlar bina doluydu.ilk kez agaclısına denk geliyordu.
yürürken agaclı sokagı tekrar gördü.
şüphe etti.
sokağa girmeli miydi?
tekrar düşer miydi?
sokağın sahibi var mıydı?
şimdi kız sokağa doğrü kücük bi adım attı.sokagın sonunda onun için birşeyler varsa,zamanının bi bölümünü gecirebilirdi.
girdiği anda aıck damardan içeri minicik mutluluklar salgılandı.
üç soru işaretinden biri gitmişti.
rüzgar cok sertti,çok güzeldi

8 Mart 2010 Pazartesi

evet

ve sonsuza dek mutlu yaşadı

gördün mü?

poposunu banka indirmesiyle eridi kalçaları,bacakları,beli,nefret ettiği göbeği.bankın üstündeydi şimdi,kaygan ve ıslak.süzüldü.yerdeydi.buluşmak üzere beklediği çok değerlisi geldi.durdu.bağırdı kaygan ve ıslak şey "buradayım." diye.
değerlisi duymuyor gibiydi.bir sigara yaktı.etrafına baktı.bitince kaygan ıslak sıvının üzerine attı.kayganın şimdi alnı yanmıştı.acıdan ağladı,ağladıkça daha da sulandı.değerlisi gitti.yedek programı vardı değerlisinin.
o peşinden ayrılmayan gıcık oradan geçiyordu.gıcıga ihtiyacı vardı simdi.tam bağıracaktı ki gıcık ona yanaştı.napıyorsun yerde dedi.kaldırdı kayganı.eski kaygan yeni katı poposunu şaşkınlıkla banka bıraktı.

rivayet geçmiş zaman

ben hareketimi düşünmem.bol bol pişman olurum.pişmanlıklarımı bol bol unuturum.hemen ağlarım.ağlamam hemen kesilir.hemen agresifleşebilrim.gereksiz yere neşelebilirim.ben hep olabilirim edebilirim.
birini hemen kestirip atamam,attım mı kırgınlıgım cok sürebilir,bana zarar verebilir.en ufak bi hareketinde kırgınlıgım gecebilir.
ben hareketimi hiç düşünmem.hareketim üzerine sonradan cok düşünürüm.kafamd agır cekim tekrar tekrar yasarım.
ben harekete gecerim.hemen acarım kendimi.herseyi hemen yaparım.hemen kabullenirim.hemen kalırım.orada kalırım.
-İDİ.-MİŞ.-MUŞ
beni öyle hale getirdiniz ki,

durdum!uzun zaman önce kaldım.
tebrikler.
korkuyorum.sizden korkuyorum.

akış

yerdeki cam parçaları hızla havaya yükseldi
yerdeki süt birikintisi çizgi halinde tavana yapıştı

kopmuş tüm iplikler birden düğümlendi

tüm bunları izleyen çocuk,
bileklerindeki ipin gevşemesini fırsat bildi.
ayağa kalktı.
kapıya baktı,
kimse olmadığını gördü.
yere düşüp kırıldı.
yerden tavana yükseldi.
çarptığı cam parçaları bedenini kanattı.

yere kanlar damladı
kanlar ince bir çizgi halinde tavana yapıştı.
...
...

7 Mart 2010 Pazar

hım,demek öyle

seninle msn konusmalarımı kitaplastıracağım

nazlı:
bana akordeon nasıl olur
Ö N D E R:
poz werceksen hos da
nazlı:
kızdrma benı
Ö N D E R:
nerden sardık ona
nazlı:
ben çingene hastasıyım
balkan müzikleri
Ö N D E R:
seni sezginle tanıstrıym
nazlı:
o kim
şopar arkadas?
Ö N D E R:
şopar deil de
lüleburgazlı



???

çingeneleri ve balkan müziklerini çok seviyorum.akordeon calmak istiyorum.bu filmde cok iyi

acil

oyun izlemek istiyorum.çok istiyorum.tembelim.muhsin ben cok tembelim.

dogal

cok sacma bir sarkıyı dinlerken otobustekilerin aniden duyması gibi.

b

okan bayülgen'in programını izliyordum.
kendisi insanlara,genclerimize(ASDasdas)mikrofon uzattı ve soruyu cevaplamalarını istedi;neden gidersiniz ?neden kalırsınız?
ilk kızın cevabı:"çünkü ülkenin ne zor sartlarla kazanıldıgını biliyorum o yuzden kalırım"
işte beyinsiz bir toplum burdan cıkar.
sen gelecegini yuzyıl önce yapılmıs bir savasa mı baglıyorsun
insaoglunun olayı bu zaten,belli topraklarda düzen kurmak için savasıyorlar.
zaten asıl problemimiz koluna kemal atatürk yazdıran ve facebooka atatürk resimleri koyarak "vatan millet hobarey"imajını TÜRKÜZ haline getirmek.o dövmeli kolları şişirerek gidip milleti dövmek sıkıştırıp falan.
sanırım insanlar politikayla ilgilenmekten kacıyor.
etrafta "akp gitsin" diyip duruyor.
bu bakıs acısını da anlamıyorum.
akp dıs ekonomiyle ilgili iyi seyler yapıyor.ha buradaki iç sorunları düzeltemedi.kürt acılımını da hiç beceremediler.zaten tayyip dingil ona yapacak hiçbirşey yok.
politika mevzusu karısık.
özal mesela özelleştirmeleri yapmıs,kalkındırmıs bişiyleride kapitalizmin kazıgını oturtmus herkesin götüne.krizler falan.
bizim jenerasyonun yarısının aile kücükken acaip zenginmiş böle muabbetler dönüyor.
yakın türkiye tarihine meraklıyım fakat ama okudukca kafam karısıyor,gercekten.
ecevit cok seker adamdı ama,şiir yazıyordu hiç olmadı.allah ramet eglesin.
kendi içimde kayboldum,kesiyorum bu yazıyı.

diyecegim su ki;artık insanlık kulaktan dolma bilgiyle yorum yapmasın bu konularda,
ben yaparım oglum blog benim.

acaba

seni çok özledim

6 Mart 2010 Cumartesi

yetişkin olmak

gülüncek birşey varsa söyle ben de güleyim

hey siz

zümrüt fotografcılıkta cekilmiş kepli ve shoplu fotograflarını facebooka koyanlar.merhaba.şimdi onları silin lütfen.

derken

gunlerdir yataktayım
öyle ciddi bir saglık problemi falan değil
sadece oturuyorum
yatıyorum
test çözüyorum
sorunun yarısında canım sıkılıyorum
gözüm televizyona kayıyor soru kayıyor
televizyonda anlamsız tonlarca yüz
annemler içerde anlamsız tek konu hakkında binlerce dialoglar yasıyor
her 10 dakikada bir binlerce su damlasından yapılmıs buzları dikiş izlerimin üstüne koyuyorum
nefesim kesiliyor
derin nefes almaya calısıyorum
dikişlerimden içeri daldım
sesler sivrisinek vızıltısı artık.

sıkıntı

kilolarım benı yataga saplıyor

hayat

hayat su,su hayat.
ateşten su.
dalınca toprak.
uyuyunca hava.
merhaba

yatak

çarşambadan beri durmaksızın yatıyorum.gazetelerin o renkli ve bir işe yaramayan eklerini okuyorum.çok keyifli aslında.röportajlar çok klişedir ya şey falan diyo ünlüler:"evcimenim"
ben hiç değilmişim.evde 3 gün dursam baygınlık geciriyorum.su an atolyede olmak isterdim.
bir yandan da test çözüp kitap okuyuo film izleyip yazılarımı düzenliyorum.
bunlar da lazım.
pazartesi okulu bekliyorum.

2 Mart 2010 Salı

amelie

hoşlandığım şeyler
eski şişeleri biriktirmek,çiçek aromalı parfümler,domuzlar,oyuncak gibi müzik aletleri,seytan tırnaklarımı kemirmek,birşey izleyip etkilendiğimde koşma isteği duymam,kakanı uzun süre tutmak zorunda kaldıktan sonra yapmanın rahatlığı,sırtımın biri tarafından kaşınması,topuklu ayakkabılar ve ilginç çoraplar,birşeyleri söküp içindeki tozları temizlemek,kedimin kuyrugunu sıkmak,ayağımı sürüyerek yürümem.

birgünbugünhergünbirgün

*Bütün gün prova yapmak okulun sıkıcılığını azaltıyor bence.
*4 şapşal team olarak uzun süredir beklediğimiz film "Nine"a gittik.Beni biraz ciddiye alan gitmesin,Penelope-Nicole-Fergie falan gibi hatunları iç çamaşırıyla görmeye bile değmez.Paraya,zamana yazık.Oscar adaylığı şoke edici.Müzik de kostümde iğrenç.Ya da peki,git,ben anlamıyorum sinemadan!(gerçekten iğrenç,inan bak)
*Ayris'e acaip bir tütün geldi hediye.Arap tütünüymüş.Daha çok dal parçaları gibiydi.Tadı fena olmasa da dışarıdan o ne tütünü soruları aldık,biz de bilmiyorduk oysa.
*Ayris ve Fırat araç bulamayıp sokakta kalmışlar,duşta olduğum için telefona çıkmamışım.Sınıftan iki kişi(sözde yakın arkadaş)Kaan ve Ayberk(evet,onlar.isimde verdim)taksiyle geçip almamışlar bunları taksiye.Bu şaşırtıcı değil.İnsanlık.Sonra annem bıraktı eve onları.Bulum ailesi olarak haftaya da Haiti'ye gideceğiz.Çocuklar ölmesin!(Ayris ve fırat küçücük bir başlangıçtı bizim için.
*Yeah yeah yeahs-Runaway şarkısı çok hoşuma gidiyor.Gold Lion ı sollayabilen tek şarkıları bence.Yatıp kalkıp onu çalsınlar.Çok güzel.Herkese yolluyorum.Öyle güzel.
*Yarın ilk ameliyatımı olucam şu kısa hayatımdaki.Ceren gelecek.Sbah 8de hastanede kahkahalarımız çınlayacak.Çünkü biz çok gülüyoruz,yapacak birşey yok.Çaktırma,çok korkuyorum.3 buçuk atıyorum.Ameliyatta uyanırım falan diye.İnsanlar da gıcık gıcık saçmalama diyor.Annem bir çanta yapmış.sanki 2 ay yatacağım yoğun bakımda.töbee.

kısaca ööyle bir gündü.Filmin bana kattığı tek şey şu hayat felsefesi
"her günü son gün gibi yaşa"
Kim bulmuş o sözü ya!Bir de çok şairane,dahiyane birşey gibi 2010da çektiğin müzikalin şarkı sözüne yazıyorlar.Ne saçma bir felsefe(!),ne saçma bakış açısı.
bir boka yaramayan kişisel gelişim kitapları gibi.
Okuldaki rehberlik dersleri gibi.
Bak buna bile gerildim.
En iyisi uyuyim.

-Her gün bir gündür işte,geçmişi bil,önüne bak,o zaman o her gün güzel olur zaten,kasma kendini yavrucuuuuğum.ben de bunu diyorum!