31 Mayıs 2010 Pazartesi

bu işte bir yanlışlık var

bugün oyuna gittim.çehov'a 150.yıl başlığı altında bir tiyatro topluluğu festival'e martı'yı yapmış.
salona girdiğimde "sıla" çalıyordu.oyunun kimi noktalarında "lale devri" "söylendi.treplev; "ı'm not normal" tişörtü giyiyordu.maşa kokainmandı.ve zaten oyun hakkında hiçbir fikir yoktu.nina'yı oynayan kız fena değildi ama oyuna yapacağı hiçbirşey yoktu.bir grup insan büyük bir iddiayla festivale oyun sunup,kabul edilip bir de bu sekilde utanmadan oynuyorlar.nasıl bir hışımla çıktığımı bilmiyorum.onların yerine utanamadım bile,sadece yüzsüzlüklerine sinirliydim.
türkiye'de tiyatro geriymiş.çünkü türkiye "yeni"yi,edebi tarafı atmakla götümüze pandik atıp güldürmeye calısarak yapıyor.
umarım bir daha sahneye cıkmaya kalkmazlar.en azından bu bilinçsizlikle!

ve çıktığımda tesadüfen şahit olduğum bir olay;eli kanlar içinde bir insan kapkaça uğramış.durumunu polise anlatıyor.ve polisin tek yaptığı bakmak.öylece bakmak.

türkiye'nin yarısı herşeye sadece bakıyor
türkiye'nin yarısı anlamadan biliyor
türkiye'nin yarısından fazlası yargılıyor
türkiye'nin yarısından fazlası türklüğü putlaştırıyor.kendi tarihini bile bilmiyor.
türkiye gençliği denen zırvalığın hemen hepsinin tek tepkisi internet üzerinden.ve biryere ulaştırmayı hedeflemiyor.

evet,ben bu ülkede yaşıyorum ve buralıyım ve burada kalacağım.ve ben asla sizin gibi olmayacağım.sars.kimsenin götüne pandik atmadan.çünkü bu ülkenin problemi korkmak.deli gibi korkmak.

30 Mayıs 2010 Pazar

ee.şey.sana başka diyecek şeyim yok.aslında çok şeyim var.sana söylemek çok manasız olurdu çünkü buna yol açacak bir şey yok aslında.sadece ee.şey var işte.ama bi yandan da tonla şey konuşulur.aslında daha önce başıma gelmeyen birşey.şey gibi.otobüste yanından geçen birini istemek gibi.
gerçekten de masal içindeyiz şu anda.ceren şimdi dedi de.böyle kendi dünyamız içinde oturuyoruz.midemden kafama bişey çarpıyor.çıkıyo.tekrar içeri giriyor ve kalıyor.sana dair anlatcak daha fazla şeyim olsa herkese anlatırdım sanırım şimdi.ama istemiyorum da bi yandan.belki de bir tür sevgi açlığı falan yaşayıp sana yönlendiriyorumdur.genelde bana böyle olur.ama bu kez öyle birşey değil sanki.sadece sana heyecanlanmak gibi bişey.hem de buna yol açacak hiçbirşey yapmamışken sen.çok uzun süre yanımda durmana ragmen seni nasıl fark etmediğimi anlamıyorum.aslında sana bazı konuladan dolayı uyuz oluyordum ama sonradan haklı olduğunu fark etmem dikkatimi çekti.sonra gülüşün dikkatimi çekti.güzel.sanırım hiç yavşak bir insan olmaman seni fark etmememe yol açarken çeken şey de bu oldu.seni kurcalamak ve yine birşeyleri kurgulamak falan istemiyorum.ama seni düşünüyorum.bugün hele çok.bu his aynı kalırsa.o zaman karşına yeniden çıkabilirim.çünküü gerçekten hissettiğinde,peşinden gitmelisin.ben öyle düşünüyorum.sana mesaj atmak falan gibi şeyler yapmadan gerçekten karşına çıkmaktan bahsediyorum.şu an için sadece seni düşünüyorum,kurmadan.kendimde bir yere koymadan.sadeece sen olduğun için.sonrasını bende bilmiyorum.

masumiyet

uzun zamandan sonra yeni bir güne tamamen yeni başlamayı hatırladım .sabaha karşı uyuyup huzurlu olarak erken kalktım.dolu bir mahalleden şarkılar yükseldi.sonra kahkahalar.birinci kattan gökyüzüne.güldüğümüz için mutlu olmadık,mutlu olduğumuz için güldük.
evi temizleyecek enerji vardı,çıkıp börek alacak bile
işleri birbirimize paslamadan.
ve sonrası bahçe.
yağmur başladığında biz hala bahçede kalmak istiyorduk.içeri gidemez ve ıslanamazdık.
kadınım çarşafları getirdi.demir parmaklıklar ve saksılar arasına gerdik.yere bir battaniye ve koltuğun minderleri.sonra bir yığın yazı.bir yığın yaşam battaniye üstünde.bi yığın ruh.
cemal süreya.orhan veli.can yücel.brecht.füruzan.ece ayhan.
yazmak ne?neden yazarsın?neden yorumlar mutsuz eder?önemli olan gerçekten sonuç değil süreç mi?okulda neden birşey öğrenmiyorum?17 yaşına gelmek ve aslında gerçekten pek te birşey bilmediğim gerçeğini fark etmiş olmam bundan sonrasında ne getirecek?harekete geçicem ama başlangıç noktası nerede?plastik sınır'a bu kadar inanırken neden şimdi yazdığım şeyden korkutmalarına izin veriyorum?sonra can yücel'in yazdığı birşeyi okuyorum.ve aydınlanıyor kafam.
ceren "insanlar herşeyi halının altına itmeye çalışıyor,ve sen onlara çarptın.hoşlanmayanlar olacaktır.ne zaman fark edeceksin yaptığın şeyi?"diyor.evet diyorum.bazen bambaşka bi insanın yazdığı şey doğru zamanda karşına çıkar,ve evet dersin,yalnız değilsin.
"içerimde bir bokluk var
yıkıyorum,yıkıyorum,yıkılmıyor
yüzümde bir maske var
çekiyorum,çekiyorum,çıkmıyor
böğrümde bir ölü çocuk
ölüyorum ,ölüyorum, ölmüyor
gözümde bir çakmak var
çakıyorum,çakıyorum,çakıyor
suratınıza!"



dinginim.yanımda bir fizik şampiyonu,bir büyücü ve michael jackson ile robin williams arasında sıkışmış 3 kadın var
müthiş güzellikte bir de çadırımız.o çadırın altında,ıslanmadan yutuyoruz yağmuru.
müzikler sonda değil,biz o şarkıların fonuyuz.
dinginim,dinginiz.mutluluk buradan çıkar.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

bizim okulda hem kafalı hem cok yetenekli 10 insan falan var.onları görünce bizim jenerasyona ve mezun olduğum okula inanıyorum.
http://snaokms.deviantart.com/
http://xdevinx.deviantart.com/
http://www.facebook.com/profile.php?id=753416798&ref=ts#!/album.php?aid=118278&id=753416798
http://www.facebook.com/album.php?id=714927767&aid=-3&s=140&hash=c558d9c9153e50e7958985f7a5ba7737#!/photo.php?pid=268316&op=1&o=global&view=global&subj=1586027664&id=100000023511968
göz atın.kitlenin

allweneedislove

ve iyi olacaktı.baloncukları gör.birini seç.içine gir.görmeye devam et.evet.iyi olacak

20 Mayıs 2010 Perşembe

arayıçokaçtım

bu haftam oldukça yoğun geçiyor.festival oyunları,giriş parçaları,galata'da prova derken eve gece yarısından önce dönemez oldum.yorgun fakat iyiyim.bunların yanı sıra galata'da oyunlar çıktı.içime sindi.teknik aksaklıklar giderilirse iyi bir iş çıkacak.parçalarım da çok iyi gidiyor.ilk girişte mimar sinan'ı kazanmayı umuyorum.festival oyunları hayal kırıklığı yaratma yolunda.ismene'yi çok beğendim.dava da ise muhteşem bir dekor-ışık olsa da oyunculuk seçimleri ve oyun metnine uyarlamada ciddi boşluklar vardı.cinecitta sevimli,enerjik,ağır metinliydi ama takip etmesi biraz zordu.buradan alman tiyatrosuna sesleniyorum.biraz yavaş.es diye birşey var.bildin mi?

12 Mayıs 2010 Çarşamba

unutmamak için,sezon kapanırken.bunlar da benim beğendiklerim


bomba

şölen

kerem gibi

hizmetçiler

shopping&fucking

şeylerin şekli

ilyas odman,bugün hiçbirşey

kafes

o neydi ya

aşkın ışığı'ndan sonra izlediğim en felaket oyunu izledim.çok sıkıcıydı.isviçreden bir tiyatro okulunun.avrupa üniversiteler tiyatro şenliği defterini o oyunla kapadım.


ama festival baslıyor.bugün ilk oyuna gidicem.cinecitta.umarım heyecanımı geri kazanırım.artık güzel bir oyun izlemezsem iki ihtimal var.sadece kendi işlerini beğenen tiyatrocu bozması olabilirim,yada kendimi pastaya verebilirim.

bu arada bugün traiserımız gelicek umuyorum.merak içindeyim.

22-23 mayıs galataperform

11 Mayıs 2010 Salı

bugün saat 07:22 sularında gerçek bir recep ivedik hayatıma balıklama bir giriş yaptı.nokianın müziğini zil sesi edinmiş telefonum yastıgın yanındaki yerinde acı acı bagırıyordu.fırladım.bilmediğim bir numara olduğundan,ve saat sabah eşeğin ziki olduğundan sinirliydim,zaten genelde karışık olan kafam iyice ambale haldeydi.açtım."alo"dedim dünyadaki 3543534 insan gibi.ama geri kalan küçük ve özel bir yüzdeden biri olan karşı taraf çok daha vurucu bir alternatifi kullanıyordu...
"Merhaba,ben Haydar"
ben ki,haydarı anlamadım.onun bu hususi alakasına son derece sıradan bir cevap vermiştim.ve bir anda şöyle birşey düşündüm.işletiliyordum.haydar konuşuyordu,ben konuşamıyordum.kelimeleri seçmişti.bense aralarından bişiler seçip algılayamicak haldeydim.ve kapadım.haydara son sözüm suydu.
"ne diyosun beeeeeeeeeğ"
giderek hayvanlasmıstım.uyandıgımda(normal bi saatte)telefonumda 22 cevapsız cagrı ve bir de mesaj vardı.
haydar mesajda biraz sinirli ama yine hususi ilgi ve birazda kırgın bir dil kullanıyodu.mesajın içindeki "ya sizin cüzdan kayboldu mu" cümlesinden CÜZDAN ı aldım.çimen 68de bir koşu tutturdum.sahiden de cantada yoktu cüzdan.ve ben evimden cok uzaktaydım.beni kurtarabilecek tek bir insan vardı:HAYDAR.

şimdi size bu normal ve düşünceli insanın nası giderek sacmaladıgını bir kac dialogla yaşatmaya çalışıcam.

haydar:"ben seni aradım,sen mesgule verdin.ben şimdi kapama tuşuna basarım,konuşmam."
nazlı:"haydar bey niye öyle diyorsunuz uyuyodum anlamadım yanlış numara sandım."
ceren:"o kadar da alttan alma.yuh."
nazlı:"nerde buldunuz cüzdanı?"
haydar:"takside buldum.yıkatmaya gelmişti bizim işe.aama ona vermedim.güvenemedim.kendim veririm dedim."
nazlı:"anladım."
haydar:"aksam 8de kasımpasadan alabilirsin"

TAMAM.OLDU.BAŞKA



nazlı:"cüzdanı tarif edebilir misiniz?"
haydar:"hani yani bir şey vardır ya,çekersin,gri.onun böle tutma yerinden kopmuş,yok!"
nazlı:"fermuar mı?o koptu evet.kaset şeklindeydi benim cüzdan?"
haydar:"kaset miğ?ben şimdi iş yerimden bıraktığımdan ötürü bakamıyorum.ama o tutma yeri bozuktu.ben biraz baktım da içine,baya kurcaladım,sahibini buliyim diye."
cüzdanın içindeki bazı kagıtlardan esintileri de suniyim.
"ÇÜKLÜ BULUM SENİ SEVİYORUZ KEHEHE FIRAT&AYRİS"
"SEVGİLİ NAZOM BUGUN SUCUKLU KAHVALTIMIZ COK GÜZEL HİLODAN SEVGİLER"
"XOXO"
falan yazan sevgi dolu notlar.
amaç iyidir,haydar şahanedir,günün neşesidir.
son kez bu kez hep beraber
MERHABA,BEN HAYDAR

7 Mayıs 2010 Cuma

biraz heyecan ve kıpırtı

6 Mayıs 2010 Perşembe

dün ve bugün

dün okula gittim hoca yok.sınav olcaz diye gelmiştim.karnım acıktı.canım sucuk istedi.birkaç insan örgütledim.çıktık okuldan hayvan gibi sucuklu yumurta yedik afyon kahvaltı sarayında.oraya anında yığıldık.yağlar sıcakla birleşmişti ve bu bileşen bizi ilk önce saatlerde o sandalyelere kitleyecek.sayamadığımız kadar çay da bileşene katılınca en yakın tuvaleti arattıracaktı...

sonra hilal ben yagız migrosa gittik.oyuncak bölümünde hilal bana starwars kılıcıyla saldırdı.biraz kapıştık ama anakinin cücük olanını aldığım için yenildim.yoksa amına bile kordum.sonra hilal bana playdoh hamuru aldı.sonra ben kendime kitap aldım.
bu anlamsız para israfından sonra evlere dağıldık.hilal beni eve bırakıyordu.okulun oradan gecerken playdoh hamurundan penis yaptı.okulumuzu cok seviyoruz,evet.

eve gittim üstümü değiştim,çıktım.fehime 2 gün içinde oyununu bitirmeliydi ben de aslında bi işim olmamasına rağmen ona destek olayım diye cerenin evinin yolunu tuttum.açız dediler iki porsiyon çiğ köfte aldım.
artık benim için doğuya yerleşme zamanı gelmişti.çiğ köfte ve sucuk bir günde aşırı yükleme yapmıştı.yavaş yavaş konuşmamın da değiştiğini hissediyordum.şaka şaka.

fehime ve ceren çılgınlar gibi çiğ köfte yediler.evde bazı metaryerllerin üzerinde çeşitli kırıntılar vardı.kafayı yemiş sinir krizi geçirmek üzerelerdi ikisinin de oyunlarını bitirmeleri gerekiyordu.besledim,kahve yaptım,bakkaldan sigara söyledim,bahceyi temizledim.çay demleyecektim olmadı.tohum koyuyor ceren.ben bi caydanlıga iki sey girdi mi kafamı karıstıramam.sonra fehimenin yazdıklarını okudum.fehime bir deli.tapıyorum sana kadın!

sonra feymiş gidince(bılgar lakabı,aman diyim)cerenle biraz MUHABBET ETTİK.sonra şiir falan okuduk.mum yaktığımızdan o kafalara girdim.gecenin devamında ben 2 film izledim o sürekli yazdı filmi arada durdurdum yazdıklarını okuduk.

ikisininki de güzel oluyor,yoo kayırmıyorum.

sonra sabaha karşı duş aldım.kahve içtim.akabinde güneş doğdu.sonra dayanamadım sabah 7de uyudum.ceren 8de uyandırdı.ben gidiyorum dedi.çıktı.ben 1 saat daha uyudum.kalktım.ispanyol müzikleri dinledim.kahve içtim.giyindim.çıktım.

geç kalmamak için hızlı yürüyordum.para çekmek için bankada durdum.vee ha-ha.makine kartı yuttu.olur böyle şeyler.

bu beni yıldırmadı.devlet tiyatrosu guççuk sahneye gittim.derya alaboranın atolyesine katıldım.keyifliydi.sonra berkun oya'ya katıldım.ekip verimsizdi.adam 10 numaraydı.

oradan da çıktım.6 mayıs için gencler sokaklara çıkmıştı.birşeyi mi kutluyorlar,idama mı sinirliler orada kafalar biraz karısmıstı.

karsıya gectim.bok gibi.

şimdi de napıcam.derse gidicem.ve uykum var.gerçekten de çok uykum var.

4 Mayıs 2010 Salı

sıkılıyorum.can sıkıntısı değil.alttan üstten sağdan soldan sıkılıyorum
odama girip çıktıktan sonra kapımı kapamadı.
zaman zaman kafamı geçirdiğim sert birşeyle karşılaşıyorum.biri beni itiyor.yüzüm dağılıyor,gözüm,göğüs kafesim.
sonra saçımda bir el hissediyorum.kafamı geçiren sensin diyorum o sert şeye.
dönüyorum,dönemiyorum.
kuyruğumu bulamıyorum sanırım.
o el kendi elim,artık biliyorum.
vücudumda gezen küçük haşereler ölür mü o sert şeye bakabilirsem kafamı kaldırıp
yoksa kendimi daha da çok çarpıp istemeden farketmiş gibi mi yapsam?
benden birşey kalır mı?yoksa haşereler orta biryerden çıkar mı?

ben gerçeklerden değil,kendimden korkuyorum.sert şeyler dursa durur da orada.ben elim saçımda bekliyorum,vurmaya hazır.
kendime yakın biryere gideceğiz şoför bey
müsaitsiz biryerde,ileride solda ineyim ben

3 Mayıs 2010 Pazartesi

bu ara hot chip dinliyorum.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

çok komik tipler yok mu ya.tipler var gerçekten.çeşit çeşit.

günlük

öğle saatlerinde uyandım.tatlı bir uyku değildi.haftalardır uyandığımda yapacağım işimin olmadığı tek gündü.garip amaçsızlık yatakta 5 dakika daha uyuyayım arzusunu yok edip,beni kaldırmıştı.çay içtim,bir sürü çay.kahve bile istemedim.keyifsizdim.kahvaltı etmedim.giyindim.çıktım.1 saat trafikle caddebostana gittim,babaannemlere.oturdum sohbet ettim,keyifliydi,onlar bana türkiye'de eskiden tiyatroyu anlattılar falan.çıktım sonra.sahilden sahilden yürüdüm.kitap alıp eve gidecektim.başka bir dünyaya girdim.herkes cıvıl cıvıl falan.silme insan zaten.23874983729543 kişi var,hava güzel.benim afyonum bir patladı orada.bir hoşlaştım oradan.baktım arkadaşlar 0q9345804325643 insan olunca,arkadaşı bol oluyor.belli yaş aralığı neticede.neyse efenim aralarından en takılası sevgili arkadaslarım emre,ezgi,batu,tavuk emre falan buradaymış derken oturdum.gece 10 oldu.kitap ta yalan oldu.canlara gittik cümbür cemaat.öyle güzel hoşluklar muhabbetler.sonra çıktık ordan.yemek yedik.gecenin bi saatinde öküz gibi yedim.bir de kola içtim bir sürü bira üstüne.bir de yol zangır zungur,mideme sancı girdi orada bişiler oldu.evime geldim.şimdi de salonda yatıyorum,hatta bu koltukta uyicam.karnım mı?geçti o.geldi,geçti
bu arada buldum hafıza kartını.dünyamızı sevelim
galiba msn denen kavram ufaktan ölüyor,baktım açmıyorum.unuttum onu!açtığımda da bakıyorum ki o listeler bitmiş,sönmüş.ben ki msn geyiklerinin zaman kaybı olmadığını savundum senelerce.gün geldi bağımlı gibi sabahladım karşısında."artık kullanmicam asla bitti msn","günde 1 saat"falanlar dedim.ama sevdim,şimdi uzatmalara oynuyor.
ben de bloga yazıyorum kendi kendime,naparsın
mert turak'a hala hasta oluyorum.yıhıhıh

gıcıkinsanolmak:ders.1.

bir yerde espri yapın,en çok gülene "böhöhö çok mu komik...salak(kısık sesle mırıldanırcasına) diyin.göt gibi kalıyor.çok sıkılıyorsanız yapın ama,sonra da haline gülün kehkeh diye(samimi) ;kırılmasın.