27 Şubat 2010 Cumartesi

biz aslında kaybettiklerimiziz

hoparlör cızırdadı.önceden haber verilen telefonumu aldım.gelen mesaj-anıl.bi sıkıntı geldi."mutlu yıllar pasta".bu ne lan?dedim.bos baktım.
sonra anlayıp gülmemle film şeridi geçti gözümün önünden.
oysa ben bugunun 28i oldugunu bile tekel işçilerinin son günü olmasından falan hatırlıyorum bugun konusuldu diye.pehey pehey.
neyse efendim konumuza gelelim.
bu sayede bişey fark ettim ki.1 yıl,çok değil 1 yıl.
afedersiniz o 1 yıl önceki halime sıçiyim.
ama 1 yıl önce tam bu gece diyemiyorum.çünkü kendisiyle 29 şubat(buket mecitoglunun dogum gunudur,yer nevizadedir.bukete sevgiler)aksamı dogum gunu cıkısı son derece alkollü şekilde başlayan ilişkimizi,o,hatırlatırken 28inin 12yidoldurmasını beklemişti.(bkz.dogum gunlerinde ilk ben kutladım kafası.sana cok deger veriyorum)
kendisi benim hayatımda en cok,deli gibi,afedersiniz ishalli kaka gibi aşık olduğum insan.2 insan var bu da biri.
tamam,iyi,hoş.ama şu an neden bu mesaj bende biri benimle dalga geciyor duygusu yarattı.çünkü o aynı zamanda dünyanın en "ulan nası olsam da orjinal olsam" insanı.öyle bakmayın 4 ay yapısık gezdik,badireler atlattık.sonra bir kac ay öncesine kadar da hususmuz sürdü.(onun acısından hala sürüyo.1 yıl kutlamalar olsun,efendime diyim)
yiğidi öldür hakkını yeme.mutlu muydum?mutluydum.ama iki ay sonra ilişkiden bakın sadece 2 ay sonra.ben su haldeydim.(dialoglar mesajdır.)
anıl:seni cok seviyorum
anıl:10 dakka oldu niye cevap atmıyosun
anıl:nazlı yürümüyo galiba sen yine soguksun
nazlı:dersteydim(aglıyor tabi salya sümük)
o bir öküz faalan değildi.o tüm bu yaptığı sacmalıkları asksal birseye baglarken kendi yazdıgı şiirler,evde yıkanıp kesilerek servis edilen meyveler,süprizler,okulun cıkısına plak getirmelerle gayet katlanılabilir kılıyordu bu sacma dialogları.
bu dialoglar arttı,arttı.kronolojik sırayla ilişkinin değiştirdiği biçim ve travmaları anlatsam,anlatamam.hatırlamak istemiyorum.
ama ihanet ihtiras aşk savaş.hatta savaşma seviş diyim.bu açıklar.

başlıga bi baktım da,amacım daha kendime yönelik bişiy yazmaktı.ama bir devrin kapanması söyle oldu.bu insan ,herhangi bir insan,kendimden ödün vermeme sebep oluyordu.neyse ki 16 yasında sümüklü bir ergen olarak oturmus bi kmlik karakter pek yoktu kimi yiyorum? ama yine de kendini küçük düşürmicek ve biraz kendiyle kalabilecek o çk sevgili şiirlerden azcık kopabilcek bi insan olmalıydım.

kendime döndüm.mesaja baktım.pehey dedim."cümlemize" yazdım,yolladım.

peki nazlı dedim,sen bu cocuga asıktın.nası,ne zaaman vazgectin de su an en ufak sızlama yok?nasıl yani?
içerden birşey acı gercegi dile getirdi:baskası sana asık oldugu,sana sevilmeyi hatırlattıgı zaman

sevildigin kadar var ya karsındaki,ben bunun zıttını arıyorum.

buna uymaya clısacagım.insanlık adınaa.

programın bu aksamlık sonuna gelirken diyorum ki. kaybettikce durup kendimizi düşünüyoruz,duygu farkediyoruz
biz aslında kaybettiklerimiziz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder