18 Haziran 2011 Cumartesi

ayışığında oturuyorduk,bileğinden öptüm seni

bazen onu kırıyorum.öyle zamanlarda çok korkuyorum.hayır çok daha önceleri yaşadığım,bu hafta ayrılırız düşüncesi değil bu.kavga ettiğimizde bir süre daha ona dokunamayacağımın korkusu.o zamanlar hemen hiçbirşey olmamış gibi davranıyorum.o sadece susuyor.ben konuşuyorum,o susuyor.ben atıyorum o atamıyor cunku genelde ne hissedeceğini bilemiyor."bir ilişkide olmak kıskançlık,paranoyakça davranmak ve deliliktir"yani evet olabilir.ama ben bunu hep yapıyorum.onu hem korkmadan sevebiliyorum hem de kaybetmekten korkabiliyorum.bide onu olduğu gibi seviyorum.yani yarattıgım birşeyi yaşamaya calışmıyorum.o yuzden bu klişe son derece gecerli benim için.bazen buluşacagımız zaman ona dogru yururken beni farkettiği anı yakalayabiliyorum.gözlerindeki değişimi de.dunyanın en guzel gözlerine sahip cunku.yok,sadece mavi oldukları için değil.gercekten guzel baktıkları için.cunku o güzel.herseyiyle.onunla oyun oynamayı seviyorum.tekrar tanısıp gunu birbirimizi tekrar tanıyarak baska biriymişiz gibi geçirmeyi de.romantik filmler aksine beraber yemek yaparken benim dagınıklıgıma titizlenmesini de seviyorum,titizliğine uyuz olmayı da.tüpün bitmesini bile.bi de bana ne diyon lan karı demesini seviyorum.onunla bulusmadan önce sivilcelerimi kapatmayı seviyorum ama yanında göbeğimi içime cekmeyip salmayı da seviyorum.ona bacagımdaki catlakları da göstermeyi seviyorum,ama yine de beraber uyuduğumuzda sabah agzımın kokup kokmadıgını kontrol etmeden öpmesine izin vermiyorum.bunu da seviyorum.bana cesaret vermesini seviyorum.kendime güvenebilmeyi seviyorum,birine inanabilmeyi seviyorum.
ne kadar süredir beraberiz bilmiyorum tam olarak.sadece onu ilk öptüğümde üstümde yeşil şortumun olduğunu hatırlıyorum,ve su ara sort giydiğimi biliyorum.yani onunla 4 mevsimi de gecirmiş olduğumu biliyorum.bu kadarı yeterli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder